Haziran 2018, Cilt 8 Sayı 1
İçindekiler

Derginin Tam Metni

Makaleler


Ronald Dworkin’in İlkeler Yöntemiyle Bir Mahkeme Kararını Yeniden Yazmak: Herkül Olmayı Denemek
(AİHM’de Osman Murat Ülke ve Türkiye Davası)
Sezal ÇINAR ÖZKAN

ÖZET

Vicdani ret hakkı savaş karşıtlığında temellenen ve temel hak ve özgürlüklere göz attığımızda birden fazla hak statüsü ile ilişkisinin kurulabilmesi mümkün bir bireysel haktır Ancak vicdani ret hakkı pozitif düzenlemelerce korunan bir hak değildir Bu çalışmanın amacı Ronald Dworkin’in “Yargıç Herkül”ü rolüne bürünerek, AİHM’nde görülmüş olan vicdani ret hakkına konu Osman Murat Ülke davasının nasıl karara bağlanabileceğini görmektir.

[TAM METİN]

Türk Anayasa Yargısı Perspektifiyle Erkeğin Zinası Suçu
İhsan BAŞTÜRK

ÖZET

Anayasa Mahkemesi’nin 765 sayılı (mülga) Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) erkeğin zinası suçunu düzenleyen normunun Anayasa’nın “eşitlik” ilkesine aykırılığı iddiası hakkındaki iki farklı kararı incelenecektir . Bu kararlarda dikkat çekici olan husus, Yüksek Mahkemenin 1968 tarihli kararında Anayasa’ya aykırılık iddiasını reddetmiş olduğu normu; yaklaşık otuz yıl sonra 1996 tarihli kararıyla bu defa Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiş olmasıdır . Çalışmanın ilk bölümünde kadının zinası ve erkeğin zinası suçları genel olarak ele alınacaktır . Sonraki bölümlerde ise, “erkeğin zinası” suçuna ilişkin normun, “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırılığı nedeniyle iptali sonucuna giden anayasa yargısı süreci incelenecektir . Böylelikle anılan yargısal süreç bağlamında Türk Anayasa Mahkemesinin zina suçları bakımından eşitlik ilkesine bakışının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır . İncelememiz anayasa yargısı alanına ilişkin metodlarla sınırlandırılmıştır . Dolayısıyla, son günlerde gündemde olan “zina fiilinin (yeniden) suç olarak düzenlenmesi gerekliliği” tartışmaları çalışmamızda değerlendirilmemiştir .

[TAM METİN]

Üretken Sermayenin Yeniden Üretilmesinin İdeolojik Aygıtı Olarak Hukuk
Ezgi Nur TÜRKOĞLU KARACAOVA

ÖZET

Sermayenin yeniden üretiminin bir biçimi olan üretken sermayenin yeniden üretilmesinde hukuk ideolojik aygıt olarak önemli bir işleve sahiptir. Üretken sermayenin yeniden üretiminin asli unsuru olan ücretli emek gücü ile işveren arasındaki ilişki iş sözleşmesi dolayımıyla somutlaşır. Burada hukuk bir yandan işçiye özgür bir birey olarak seslenir ve çalışıp çalışmamakta işçinin özgür olduğunu söylerken öte yandan üretim ilişkileri de hukuk aracılığıyla düzenlenir. Böylece hukuk üretken sermayenin yeniden üretilmesini hem genel düzenleme işleviyle hem de ideolojik işleviyle sağlar. Hukukun ideolojik işlevi bütün alana sirayet etmekle beraber özellikle iş sözleşmesi bu açıdan önemlidir. İş sözleşmesinde tarafların eşitliği ve sözleşme serbestisi hukukun ideolojik işleviyle birlikte değerlendirildiğinde, hukukun üretken sermayenin yeniden üretilmesindeki işlevi açıkça görülebilir.

[TAM METİN]

Devrimin Çocuklarını Yargılamak: Jakobenler
Aynur DEMİRLİ

ÖZET

1789 Fransız Devrimi, sadece gerçekleştiği çağ ve coğrafya ile sınırlandırılamayacak ölçüde geniş ve sarsıcı sonuçlarıyla bütün dünyayı etkilemiştir. Modern burjuva toplumunun ideolojik-politik çerçevesini oluşturan Devrim, bu sebeplerle bugün için bile hala güncelliğini ve popülerliğini korumaktadır. Devrimin belirli bir aşamasında hareketin önderliğini üstlenmiş olan Jakobenler de aynı şekilde, Fransız Devrimi’nin kendisi kadar popüler bir imgeye dönüşmüş ancak Devrim’in kendisine yapılan özgürlük, eşitlik, kardeşlik vurgusunun aksine Jakobenizm negatif anlamları ihtiva edecek biçimde adeta totalitarizm ile özdeş biçimlerde kullanılmıştır. Tepeden inmeci, radikal ve şiddete dayalı bir yönetim biçimini anlatır şekilde gündelik dilde ve hâkim sosyal bilim paradigmasında yeniden anlamlandırılan Jakobenizm kavramı, bugün yaygın şekilde otoriteryanizm eleştirisini ifade edecek şekilde kullanılmaktadır. Mevcut çalışma, Jakoben hareketin içinde doğduğu Devrim şartlarından tamamen soyutlanarak ele alınmasının sonucu olarak kavrama yüklenen bu pejoratif anlamlardan sıyrılarak; Fransız Devrimi’ni çağdaşı olan diğer örneklerden ayırıp ona radikal niteliğini veren Jakobenizmin, kendi tarihsel ve toplumsal koşullarında anlamlandırılması gerekliliğini ileri sürmektedir.

[TAM METİN]

Orta Yolcu Bir Formül Olarak Radbruch Formülü
Arzu BALAN

ÖZET

Hukuk felsefesinde, tabii hukuk mu hukuki pozitivizm mi tartışması ilk çağlardan beri var olan bir tartışmadır Bu tartışma hukukun ne olduğunu sorgulamada önemli bir bakış açısı sunmaktadır Gustav Radbruch’un, Radbruch Formülü ise bu temel tartışmayı 20 yüzyıla taşıyan öz bir izlek sağlamaktadır Doktrinde Radbruch incelemelerinin, 2 Dünya Savaşı öncesi dönem için pozitivist hukuku ve savaş sonrası dönem içinse tabii hukuku esas alıyor olması, yöntemsel bir kolaylık sağlamaktadır Ancak bu elinizdeki çalışmanın oluşturulmasında benzer bir yöntemden ziyade, öncelikle hukuk felsefesinin iki akımı ve bu akımlara dair tartışmalar kendi içerisinde genel nitelikleri ile aktarılmakta, yeri geldikçe Radbruch Formülü’ne değinilmektedir Daha sonra Radbruch’un görüşlerinin olgunlaşmasına etki eden yaşamına yer verilmekte ve son olarak Radbruch Formülü’ne yönelik inceleme yapılmaktadır Çalışma, Radbruch’un orta yolcu bir yaklaşım gösterdiğini ortaya koymayı ve görüşlerinde savaş öncesi-sonrası şeklinde radikal bir değişme olmadığını açıklamayı amaçlamaktadır Bununla birlikte tabii hukukun ihtilalci tavrı ile pozitivist hukukun ihtilal sonrasını koruma ve sürdürme özelliğinin, 2 Dünya Savaşı sonrasında uluslararası anlamda kullanıldığına yönelik küçük bir pencereyi açabilmek de umulmaktadır.

[TAM METİN]